1 Temmuz 2015 Çarşamba

İL/İLÇE HIFZISSIHHA MECLİSLERİNİN GÖREVİ: SICAK HAVALAR ÖRNEĞİ
Dr. Umur Gürsoy
Çiçek hastalığının kökü kazındı, şimdi sıra kötü yönetimde.
Dr. D.A. Henderson
Bir arkadaşımın Adana’da vergi müfettişi olarak çalışan oğlu, öğle güneşinin kavurduğu işyerindeki elektrik tesisatının yükü kaldıramaması yüzünden iklimlendirme cihazlarının çalışmaması nedeniyle 4 gündür verimli çalışamadığından yakınıyormuş.
İletişim bilimci Prof. Dr. Ali Ergur'un 20-24 Ekim 2014 tarihlerinde Edirne’de yapılan 17. Ulusal Halk Sağlığı Kongresinde yaptığı açıklamalara göre, artık sürekli olağanüstü durumda yaşıyoruz. Çünkü bugün insanın ve toplumun yaşadığı hiçbir şey olağan değil. 18. Ulusal Halk Sağlığı Kongremizin ana konusu ise “Olağanüstü Durumlar ve Halk Sağlığı” olarak belirlerdi. Kongre 5-9 Ekim 2015 tarihleri arasında Konya’da yapılacak.
Önemli olan, hangi olağanüstü durumda ve durum hangi boyuta ulaştığında önlem almalıyız, buna karar vermek. Zorluk burada başlıyor. Çünkü önlem alma sınırı ve önlemlerin çeşidine karar vermek makro ve mikro düzeyde bir çevre politikası ve izin verilebilirlik standartları (ölçütleri)  oluşturmasını gerektiriyor. Yani devletin neyi olağanüstü durum kabul edip ne zaman, ne yapacağı, yani devlet etmek yol ve yöntemlerine devlet, kuvvetler ayrılığı ilkesine göre karar vermek ve sonra da yaşama geçirmekle görevli. Ne var ki teknik konularda bütün konularda politikalar ve mevzuat, bilim insanlarının raporları doğrultusunda, ama iktidardaki çıkar gruplarının çıkarları yönünde yapılıyor. Yıllar önce Hava Kirliliği Kontrolü yönetmeliği hazırlık komisyonlarına giren Mersin Üniversitesi’ndeki bir çevre mühendisliği bilim adamının bir toplantı arasında bana: “Hava Kirliliği limitlerimizi Avrupa sınırlarına çekseydik, bütün termik santrallarımızı kapatmamız gerekecekti” dediğini hiç unutmuyorum.
Olağanüstü durum çeşidinin çok arttığı ve oluşma aralıklarının çok sıklaştığı bir dönemde, devlet etme kurumlarının da (politika yapıcıların, uygulayıcıların ve denetleyicilerin yani yasama-yürütme ve yargının) bu hıza ve çokluğa ayak uydurması, uyarlaması gerek; ki bu bile bir devlet etme konusu (Neyi, neden, neyle,  nasıl, ne zaman ve kim vb.), ama her ince ve durum konusunda duruma özel mevzuat ve ölçüt oluşturulamayabilir. Oluşturulması durumun hızına yetişmeyebilir.
İşte sağlık ve özellikle çok sık (günlük, bazen anlık ve saatlik) değişen çevre sağlığındaki durumlar nedeniyle hızlı ve sık sık karar alınması, alınan kararların sürekli yeniden düzenlenmesi gereken ulusal, bölgesel ve yerel konularda devletin elinde böyle bir olanak var: Vilayetler ve kazalar Umumi Hıfzıssıhha Meclisleri (UHM) (İl/İlçe Genel Sağlığı Koruma Meclisleri).
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 23-28. Maddelerinde belirtilen özelliklere göre çalışan İl/İlçe UHM’lerin kararları bu yüzden kanun hükmündedir. Olağan olarak ayda bir kere; olağanüstü durumlarda (Ahvali fevkalâdede) valinin daveti veya halk sağlığı/sağlık müdürlüğünün talebi üzerine daha sık toplanan UHM’leri ve bölgenin sağlık durumlarını dikkate alarak şehir, kasaba ve köyler sağlık durumunu düzeltecek ve var olan sakıncaların giderilmesine yarayan önlemleri alırlar ve alınan önlemlerin yürütülmesine yardım ederler. UHM kararları valiler ve kaymakamlar tarafından yerine getirilir.1
Eskiden (70’li yıllarda) devlet işleri daha ciddi yürütülür ve teknik konulara küçük siyasetçilerin ve yerel yöneticilerin ikide birde karışamaması için sağlık müdürleri sanırım üçlü kararnameye benzeyen bir atamayla (Müsteşar, bakan ve başbakan) ve asil olarak atanırdı. Öyle olunca sağlık müdürü valinin memuru ve bir gecede görev yeri ve değiştirilebilen vekil olmadığı için yasadaki sağlık işlerinin hâkimi sağlık teşkilatı ve sağlıkçılar olur idi.
O zaman,  il/ilçede hava kirliliği, aşırı sıcaklar ve ramazan vb. nedeniyle hastalıklarda ve ölümlerde bir artış olup olmadığı rahatlıkla kaymakam ve valiye sunulur ve kimi zaman kış koşullarında alınan kimi önlemler (Gebe ve engelli çalışanların işe gelmemesi) vb. sıcak yaz günlerinde de alınabilirdi.
Her ne kadar günümüzde her yerde klimalı çözümler üretildiği söylense de Türkiye nüfusunun hangi yüzdesinin iklimlendirme koşullarına sahip olduğu ve günlük ölüm istatistikleri bilinmemektedir. Oysa, bütün kötü çevre koşulları gibi sıcak havalardan da en çok yoksullar, hastalar, doğurgan yaştaki kadınlar, yaşlılar ve çocuklarımız etkilenirler.
1960’lı yıllara gelen çocukluğumun radyo bültenlerinde haber okuyan tanıdık bir sesi, Temmuz ayı başında olsa gerek, tekrarlayan boğucu Çukurova sıcaklarında, usumda her yıl tekrar duyarım: “Adana Valiliğinden açıklanmıştır. Yaz mesaisi uygulamasına bu yıl da 01 Temmuz-31 Ağustos tarihleri arasında uygulanmaya başlanacaktır. Bu tarihler arasında resmi dairelerde mesai 07’de başlayacak olup, saat 14’.00’da sona erecektir. Halkımıza duyurulur.”
Küresel ısınma nedeniyle 2070’te Türkiye genelinde sıcaklıklar 6 derece kadar yükseleceği”, İstanbul’un hava sıcaklığının Adana gibi olacağı açıklanır, ama Adana ve Çukurova’nın sıcaklığının dünyanın neresi gibi olacağına kimse değinmez.2 Zira merkez medya için İstanbul, Türkiye demektir. Oysa Güney ve Güneydoğu illerimizin hava sıcaklığı da gelecek yıllarda bugünküne göre 3-4 derece daha fazla olacaktır. Örneğin, Temmuz ve Ağustos ayı uzun yıllar sıcaklık ortalamaları 28 derece olan Adana’da çöl sıcakları ile Temmuz 2015’te dahi gündüz saatlerinde gölgede 40’lı derecelere tırmanmıştır.3
Suudi Arabistan’da çalışan bir yurttaşımız, orada kamu kurumlarının ve işyerlerinin yazı aylarında gündüz kapılı olup, akşam açıldığını söylemişti. Benzer bir uygulamanın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de olduğu anlaşılıyor.4 Aynı uygulamaya 2007’de Türkiye’de de gidildiği anlaşılıyor. Ecevit hükümeti döneminde 2000’de de böyle bir uygulama olmuş ve bazı memurlar (engelliler, hamileler, kalp, tansiyon, astım, kanser gibi kronik sağlık sorunu olanlar) idari izinli sayılması için Sağlık Bakanlığı, valiliklere gönderdiği genelgede, illerdeki hava koşulları göz önünde bulundurularak gerekirse mesai şartlarının yeniden düzenlenmesini, çalışanların kanuni şartlar çerçevesinde izinli sayılmalarını önerilmiş, illerde uygulamayı valilere bırakmıştı.5 Zamanın Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Turan Buzgan, 4 yaşından küçük çocuklar, yalnız yaşayanlar, bakıma muhtaç olanların, gebelerin ve açık alanda çalışanların sıcaklıklardan özellikle korunmaları gerektiğini; sürekli ilaç kullananlar, bebekler, yaşlılar, hamileler, kronik hastalığı bulunanlar, alkol ve uyuşturucu madde bağımlısı olanların sıcaklar nedeniyle risk grubunda yer aldığını belirterek; aşırı sıcakların başta beyin olmak üzere çeşitli organlarda hasara neden olabileceği uyarısında bulunmuştu.
Bizde ancak terör saldırıları, trafik kazaları ve maden kazalarında vb. toplu ölüm kayıtları oluşuyor. Halk sağlığı ve uluslararası hastalık sınıflandırmalarında ölümlerin üç nedeni var: Temel-ara ve son neden. Şüphesiz aşırı sıcaklar ölümün temel nedeni olmasalar da ölümlerin son nedenlerine (hastalıklılığa ve ölümlülüğe) arttırıcı etki yaparlar ve yerelde hızla önlem alacak kararları gerektirirler.
Ama daha önce ilin ve ilçenin ölüm ve hastalıklarını günlük olarak yaşa ve cinse ve hastalık nedenine göre değerlendirecek bir kayıt sisteminiz ve ekibiniz olmalıdır. 2012 yılından beri Türkiye bütün il ilçe ve köylerinde ölüm ve ölüm nedeni istatistiğini günlük olarak toplamakta, ancak yerel düzeyde ve kamuya açık (şeffaf) olarak bil(e)memektedir. O halde Dünya Sağlık Örgütü Çiçek Hastalığı Küresel Eradikasyon Programı Eski Başkanı Henderson’un (87) söylediği gibi sıra “kötü yönetim”e geldi de geçiyor. 
Kaynaklar:
1. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu. 06.05.1930 tarihli ve 1489 nolu Resmi Gazete. http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/1489.pdf.

2. Küresel Isınmanın Türkiye'ye Etkileri, http://www.kuresel-isinma.org/bilgiler/item/197-kuresel-isinmanin-turkiyeye-etkileri.html.

3. Meteorolojiden 'Çöl Sıcakları' Uyarısı. 23 Temmuz 2015 Perşembe. http://www.haberler.com/meteorolojiden-col-sicaklari-uyarisi-7534238-haberi/.

5. 14 İlde, Sıcaklardan Dolayı Bazı Memurlar İdari İzinli Sayıldı. http://www.memurlar.net/haber/79874/

 

 Not: Temmuz 2015 tarihinde Halkın sağlığı.org sitesinde yayınlanmıştır. Site yayınına son verince buraya taşıdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder