16 Ağustos 2013 Cuma

HALK SAĞLIĞI İÇİN… 008


HALK SAĞLIĞI İÇİN… 008

Umur Gürsoy

 “17 Ağustos Büyük Marmara Depreminde yaşamını yitiren masum insanlarımızın değerli anısına*”
27. Bayramdan (Ramazan) sonra 30 gün yıllık iznine çıkan Osmaniye Verem Savaş Dispanserindeki tek hekimin yerine görevlendirildim. 30 yıldır konunun tedavi kısmından uzak olduğum için Ramazan Bayramı arifesi ve arifeden bir gün önce, (başörtüsü takmayan) hekim hanımın yanında çalışarak dispanser hekimliğinin püf noktalarını hatırladım, bilgisayar şifrelerini ve resmi kayıt programlarının ve tedavi protokollerinin işleyişi hakkında bilgilendim. Birlikte, hepsi erkek olan üç de hasta gördük. Üçünün de sürekli gelirleri ve halen işleri yoktu. Arife günü (6 Ağustos) Dispansere denetlenmeye gelen 24 yaşında genç bir erkek olan ilk hasta yeni bir akciğer tüberkülozu olgusu ve tedavisi başlayalı altı gün olmuş. Zaman zaman baygınlık geçiriyormuş ve nefesi daralıyormuş. Genç 24 yaşında, işsiz ve imam nikâhlı. Hastanın anemisi var. Kendisinin ve eşinin yeşil kartı yok. Oruç tutuyor musun dedim, evet dedi. Tansiyonunu ölçtük; düşük. Yakınmalarının aldığı ilaçların (İzoniyazid, Rifampisin, Pirazinamid ve Etambutol) etkilerini ağırlaştıran (Çukurova’da) bu sıcaklarda tuttuğu oruca bağlı olduğunu söyledik.
Aklıma Selçuk Altun’un, Metin Üstündağ’ın “Hasar Tespit Çalışmaları” kitabından yaptığı: “Aklımda son bir soru italik: ÖLÜM ORUCU BOZAR MI?” ile “Yurtta sus cihanda sus.” ve k. İskender’in “Rahibinden Satılık Kilise” isimli kitabından yaptığı: “Gerçeği söyleyin: Hayatta mıyım doktor?” kelâm-ı kibarları (aforizma-özdeyiş) geldi. “Açlık orucu bozar mı?” sorusunu da ben itali(e)kleyeyim…
2013 yılının Ramazan ayı ve orucu 7 Ağustos Çarşamba günü tutulan son oruç ile bitti. 8 Ağustos (kimlere) bayram!!!
28. Üstünlerin ve egemenlerin tartışmaya başlama hitabı çoğu kez karşısındakini küçümseyen ve aşağılayan “Sen kimsin de benimle böyle konuşuyorsun” şeklinde olabiliyor. Son günlerde başta siyasilerle, başta İP-CHP olmak üzere bütün sol ve sosyalist parti ve ordu yandaşlarının çok gereksinimi olduğunu düşündüğüm; 2012 yılının Ekim ayında yayınlanan "Senlerin (Türkiye) Değerler Atlası"ndan bazı bilgiler:
- Türkiye, insanların (Senlerin) birbirine en az güvenebildikleri ülkelerden biri. 22 yıldır bu durumda bir değişiklik gözlenmiyor. Türkiye'de insanların yaklaşık onda biri genelde insanlara güvenebileceğini söylerken, İskandinav ülkelerinde bu oran yüzde 80'lere yaklaşıyor.
- Ordu'ya (Türk Silahlı Kuvvetleri’ne) (Senlerce) duyulan güven düzeyinde son yıllarda bir düşüş var. Orduya güven düzeyi bölgelere göre önemli farklılıklar gösteriyor.
- (Avrupa Birliği) AB'ye duyulan güven, dalgalı seyretmekle birlikte, bugün 1990 ile hemen hemen aynı düzeyde (1990: %36, 2011/12: %39)
- Türk toplumu (Senler), Avrupa'nın ve dünyanın en dindar toplumlarından biri. Dinin toplum yaşamındaki yeri en üst düzeylerde.
- Dinin esas olarak bu dünyaya değil, ölümden sonraki dünyaya anlam kazandırdığını düşünen(sen)lerin oranı yüzde 76.
- Dinin özünün kurallara uymak olduğunu düşünen(sen)lerin oranı yüzde 64.
- Avrupa'da, Tanrı'nın insanların yaşamındaki yerinin en yüksek olduğu toplum Türkiye.
- (18 yaş üzeri) Yaklaşık her üç kişi(sen)den biri (%29) hem 30 gün oruç tutuyor, hem günde beş vakit namaz kılıyor. Bu oran (sen) kadınlarda %36; (sen) diplomasızlarda %61, (sen) ilkokul mezunlarında %38, 50 yaş ve üzeri (sen) grupta ise %49.
- Kendisini 'dindar bir (sen) kişi' olarak tanımlayanların oranı, son 22 yılda 10 puan kadar yükseldi.
- 47 Avrupa ülkesi içinde siyasal yelpazenin en sağında Türk toplumu (Senleri)  yer alıyor.
- Ortalamalar itibariyle en solda İzmir, en sağda Doğu Anadolu (senleri) var.
- Türk olmaktan son derece gurur duyan(sen)ların oranı Güneydoğu Anadolu’da %23, Karadeniz’de %88.
- Kadınların yüzde 71’(sen)i ‘ailenin reisi erkek olmalı’ diyor.
- Kadınların yüzde 59’(sen)u ‘kadın her zaman kocasına itaat etmeli, onun sözünden çıkmamalı” diyor. Bu oran İzmir’de yüzde 40, Doğu Anadolu’da yüzde 71.
- İşsizlik varsa, işe almada erkeklere öncelik verilmesini isteyen(sen)ler Türkiye’de yüzde 60, Danimarka’da yüzde 2.
- “Erkekler kadınlardan daha iyi siyasetçi olur” görüşüne katılan(sen)lar: 1996: % 66, 2000: % 62, 2006: % 62, 2011: % 71.
- Fransızların yüzde 36’sı, Türkler’(senler)in yüzde 6’sı evliliğin artık modası geçmiş bir kurum olduğunu düşünüyor.
- Kapsamlı (sen) muhafazakârlık ölçeği değerleri (100 puan üzerinden): 1999: 60, 2001: 65, 2011: 63.
29. Geçici görevlendirildiğim verem savaş dispanseri iki katlı güzel bir binayı Ana ve Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması (AÇSAP) Merkezi  ile paylaşıyor. Merkezin iki hekimi de yıllık izinlerinde imişler. Odamın kapısının açıldığı koridorun sonundaki aile planlaması hemşirelerinin odasından çıkan başı örtülü genç bir bayan bana, “Acaba”, dedi; “doğum kontrol haplarını dışarıda doktora yazdırsak eczane ücretsiz verir mi?”. “Neden? Soruyorsun”, dedim. Kadın, “Doğum kontrol hapı bitmiş.”, dedi. “Sorunu çıktığın odadaki hemşirelere sor”, dedim ve uzaktan izledim; sordu, cevabını aldı ve merdivenlerden inerek gitti. Sonra, cevabı ben de merak ettim ve “Doğum kontrol hapımız yok mu?” diye AÇSAP hemşirelerine sordum.  “Bir aydır Rahim İçi Araç (RİA), iki aydır da hap yok; doktor bey.” dediler.
Sizce nedeni, yeni evlilere üç çocuk yapmalarını öneren başbakanımızın yönettiği hükümetin ve sağlık bakanlığı yöneticilerinin değerler araştırması sonuçları olabilir mi?
30. Bugünlerde (Ağustos 2013) yaptığım güncellemeye göre Türkiye’deki toplam 173 adet kamu, özel ve vakıf üniversitesinin sadece 52’sinde tıp fakültesi var. Bunların da 49’unda halk sağlığı an(m)a bilim dalı var(mış). Bildiğim kadarıyla henüz K. Maraş Sütçü İmam, Maltepe ve Ufuk Üniversiteleri Tıp Fakülteleri’nde halk sağlığı anabilim dalı yok(muş).  
Soru-1: Bir halk sağlığı ana bilim dalı başına kaç profesör, kaç doçent, kaç yardımcı doçent, kaç öğretim görevlisi ve kaç araştırma görevlisi düşüyor, kaç olmalı ve neden? Kaçı kendini halk sağlığına verebil(mesini engelley)ecek ikincil görevle(ndirmele)rde ve niçin? Hocaların akademik ömür süreleri ortalaması kaçtı, kaç oldu? KAÇ OLMALI?
Soru-2: Halen yurtdışında çalışan kaç halk sağlığı uzmanımız var. Kaçından bütün halk sağlığı bilim ve meslek topluluğumuzun haberi var? Bunlardan kaçı Türk üniversitelerinden mezun; kaçı Türk halk sağlığı anabilim dallarından uzmanlığını almış. Kaç tıp fakültesi mezunumuz yurt dışında halk sağlığı uzmanlığı eğitimi al(mış; -ıyor)dı. Ve kaçı Türk dilinde bir popüler yazı yazmış yayınla(t)mış? Ben sadece Ümit Kartoğlu’nu biliyorum. İlker Belek’ten duyduğum kadarıyla bir gencimiz 5-6 yıl önce ABD’de uzmanlık eğitimi alıyormuş(du). Necati Dedeoğlu da DSÖ’da çalışan bir başka isimden söz etmişti
31. Hacettepe’de çalışır çeyrek inbreed (hekimlik diplomasını Hacettepe Tıbbın karşı kaldırımındaki Ankara Tıp’tan almış) meslektaşımız Doç. Dr. Ali Naci YILDIZ’ın HASUDER iletişim gruplarına yazdığına göre Nazmi Bilir ve Ali Naci Yıldız'ın yazarları olduğu, Hacettepe Üniversitesi yayını “İş Sağlığı ve Güvenliği” kitabının genişletilmiş ikinci baskısı için kitap isteme adresi şöyleymiş: Hacettepe Üniversitesi Kitap Satış Ofisi, Sıhhiye 06100, Ankara. Telefon: 0312 305 14 87.
32. Uzun yaşamak isteyenler Nazilli’ye yerleşin! Hem Nazilli, İzmir’e de yakın (Türkiye'nin bütün solcuları için). Gazete okumanın faydası; geç olsun güç olmasın. 2009’daki yeni okuduğum gazete haberine göre Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Gerontoloji (yaşlılık bilimi) Bölümünce sürdürülen araştırmalara göre, il ve ilçelere göre yapılan değerlendirmede Türkiye'de en uzun ömürlülerin Nazilli’de (Aydın), en kısa ömürlülerin ise Yozgat’ta olduğu ortaya çıkmış. Bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Beklenen_ya%C5%9Fam_s%C3%BCresi ve http://arsiv.sabah.com.tr/2009/04/20/haber,6D93CEE29AF445AD9786C6371B5EED03.html
33. Aktif fay hatları üzerini kentleşmeye, iskâna ve sanayileşmeye açmaya ve çürük binalara imar izni vermeye bağlı olarak yaşadığımız, büyük çapta can ve mal kaybına neden olan Richter ölçeğine göre 7,5 Mw büyüklüğündeki 1999 Gölcük Depremi, İzmit Depremi, Marmara Depremi ya da 17 Ağustos 1999 depremi; 17 Ağustos 1999 sabahı, yerel saatle 03:02'de gerçekleşti. Resmi raporlara göre, 17.480 ölüm, 23.781 yaralı oldu; 505 kişi sakat kaldı. 285.211 konut, 42.902 işyeri hasar gördü. Depremde resmî olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz kalmıştır. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik düzeylerde etkilendi. Yapım hatalarından çöken binaların müteahhitlerine yaklaşık 2100 dava açıldı. Bu davalardan 1800'ü hukuki boşluklardan dolayı cezasız sonuçlanmıştır. Geriye kalan 300 davanın 110 kadarında ceza verilse de çoğu ertelenmiştir. Bunun dışında kalan davalar ise 16 Şubat 2007 tarihinde 7,5 yıllık zaman aşımı süreleri dolduğu için zaman aşımına uğramış ve düşmüştür[1].
* Her ay yazdığım ‘Halk Sağlığı İçin’ yazıma bir halk sağlığı büyüğümüzü anarak başlamak isterim, ama Türk halk sağlığı camiasında birkaç büyüğümüz, hocamız dışındakiler doğmadan hayata atılırlar ve bir de çalıştıkları üniversitelerin anabilim dallarının elektronik bilgi ağlarındaki (WEB) özgeçmişlerine bakarsınız daha önce herhangi bir eğitim kurumundan mezun olmadan birden tıp fakültesinden mezun oluvermişlerdir. Bilebildiğim kadarıyla Türk Halk Sağlığı camiasında otobiyografisini yazan bir tek Rahmi Dirican var. Nusret Fişek’in ise (kütüphanemde olmayan) bir biyografisi var(mış). Hakkında en çok yazılan ilk üç hocamızdan (diğerleri Nevzat Eren ve Rahmi Dirican) birincisi şüphesiz O’dur (bkz. http://nusret.fisek.org.tr/onun-icin-yazdilar/). Hayatta veya aramızda ayrılmış olan hocalarının (Kendince halk sağlığı büyüğü mertebesine yükselttiği -akademik olan; olmayan- anılmasını istediği bütün mesleklerden olabilen) doğum gün, ay ve yılını yazıp bana (http://hsicinhakemsiz.blogspot.com/ adresli bloğumun yorum sayfasına) yollayanlara şimdiden teşekkür ederim. Yine de halk sağlığı mesleklerinden olanların kendilerinin veya hocalarının doğum tarihlerini ay ve gün olarak yollamalarında biyografisel ve meslekî yazın ve halk sağlığı için sizce de fayda yok mu?
Ağustos 2013.