HALK SAĞLIĞI İÇİN… 005
20. 2001-2002
Akademik Yılı başlamadan önce Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre
Mühendisliği Bölümü Başkanı sevgili Prof. Dr. Bülent Topkaya, Halk Sağlığı
Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Necati Dedeoğlu’ndan Çevre Mühendisliği öğrencilerine
halk sağlığı dersi koymayı düşündüğünü, kendileri için de uygunsa bu dersi
başlatmayı düşündüğünü söylemiş. Çevre Mühendisliği 3. Sınıf öğrencilerine
bölüm hocalarımızca verilen toplam 40 saatlik bu halk sağlığı seçmeli dersinin
33 saatini ben vermiştim.
Bülent Topkaya, Almanya’da
doktorasını yaparken hocası bir halk sağlığı kitabını da okumasını istemiş.
Bana da gösterdiği 300-400 sayfalık bir roman (14x20 cm) büyüklüğündeki bu
kitap mühendislik meslekleri öğrencileri için yazılmıştı.
2003 Nisanında Prof. Dr. Çağatay Güler, editörlüğünde, Türkçede
böyle bir eksiği kapatmak; özellikle hekim ve sağlık meslekleri dışındaki
meslek grupları (mühendisler, mimarlar, gazeteciler vb.) için böyle bir kitap
yazma çabasına girdi. Ama kitaba bölüm yazma sözü veren ben ve Çağatay Güler
dışındaki hepsi de üniversitelerimizdeki anabilim dallarımızın 19 halk sağlığı
hocasının, konularını bir yılı aşkın zaman içinde yaz(a)mamaları nedeniyle
kitap güdük kaldı; başarılamadı.
Necati Dedeoğlu, bana, yazarlara kitaba bölüm yazmaları için verilen 3 aylık sürenin 15.
gününde, gündelik yönetimsel, eğitimsel ve bilimsel işlerinin çokluğu nedeniyle
kendisinden istenen üç bölümü yazamayacağını Güler’e bildirdiğinden söz
etmişti. Muhtemelen diğer bölüm yazarı hocalarımızın nedenleri de benzerdir.
Temel nedeni ‘paradigmanın iflâsı’
olan halk sağlığı bölümlerindeki hoca sayısı azlığı, sizce de devletin halkına
ve halk sağlıkçılarına uyguladığı görünmez bir sansüre yol açmıyor mu?
Çağatay
Ağabey’in bu kitap için yazmamı istediği “Enerji” bölümü, genişletilmiş olarak
Türk Tabipleri Birliği tarafından 2004 Ağustosunda “Enerjide Toplumsal Maliyet
ve Temiz ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları” başlığı ile basıldı. Bu nedenle
eskiler: “Her şeyde bir hayır vardır” derler.
21. Merak:
Hocalarımız
mesleki kitaplar dışında hangi kitapları okumuştur? Örneğin Orhan Hançerlioğlu’nun “Düşünce Tarihi”ni okuyanlar kimlerdir?
12 Eylül Darbesinde halk sağlığı bölümünün eski yerinden edilmesiyle Bursa Tıp
Fakültesi ve Hastanesi’nin güneş görmeyen rögarları seyrettirilen ve sonra ders
vereceği sınıflar henüz eğitime başlamadığı halde Trabzon Üniversitesi Tıp
Fakültesi’ne sürgün edilen Prof. Dr. Rahmi Dirican,
o sıkıntılı günlerinde, Cemil Meriç’in
“Bir Dünyanın Eşiğinde”sini okumuş
mudur? Hiç reçete yazmadığı söylenen Prof. Dr. Nusret
Fişek; Ankara Tıbbı bitirdiğinde
kendisine asistanlık öneren klinisyen hocalarının taleplerini geri çevirerek ABD’ye
halk sağlığı okumaya gitmeden önce; Victor
Hugo’nun “Sefiller”ini okumuş
mudur? Özel Tıp Fakülteleri’ne çarşaf (pardon bölüm) açanlar (kimlerdir) Cervantes’in “Don
Kişot”unu veya Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza”sını okumuşlar mıdır?
Ya da akademideki
herkes, Prof. Dr. Erdal İnönü’nün çabalarıyla Oğuz Atay’ın İTÜ İnşaat Fakültesi’nden
hocası da olan Mustafa İnan’ın
yaşamını romanlaştırdığı “Bir Bilim
Adamının Romanı”nı ve TÜBİTAK
Popüler Bilim kitaplarından yayınlanan, baskısı artık bulunmayan Frederico Mayor ve Augusto Forti’nin birlikte
yazdıkları “Bilim ve İktidar”ı
okumuş mudur?
Bizde, başkası
yazacağı günler gelene kadar kendimiz yazacağımız için yaşam öyküsü ya da
(oto)biyografilerimizde biraz ayrıntıya girmeye ne dersiniz? Sizi en çok etkileyen
insan, kitap, sevgili, öğretmen vb. kimlerdi?
22. Wikipedia’daki maddesinde “Behçet hastalığını
tanımlayan Prof. Dr. Hulusi Behçet
ile karıştırılmamalıdır.” yazıyor. Karıştırmak için ismin unutulmayacak kadar
akılda kalmış olması gerekir. (7 Ağustos 1946
- 10 Haziran 1948) ve (18 Mayıs 1954 - 9 Aralık 1955) tarihlerinde iki kez Sağlık
(ve Sosyal Yardım) Bakanlığı yapan Uz. Dr. (Çocuk Hastalıkları) Behçet Salih Uz (d. 01 Ocak 1893), 19 Mayıs
1986’da yaşamını yitirdi. İlk görev döneminde pek çok halk sağlığı ilkesini
yaşama geçirmeye çalışan İzmir’in bu başarılı Belediye Eski Başkanı, amacı “koruyucu hekimlik hizmetlerini yaymak ve
personelin ülke düzeyine dağılımın sağlamak” olan planını yaşama
geçiremeden görevinden ayrıldı (hep böyle olur) ve 6 yıl sonra tekrar geldiği bakanlıkta
eski planının yüzüne bakmadı.
12 Eylül
döneminin son sağlık bakanı ve Bursa Tıp’ta enfeksiyon hastalıkları
rotasyonumdan hocam Prof. Dr. (mikrobiyoloji ve enfeksiyon hastalıkları) Kaya Kılıçturgay da görevden ayrılırken
yaptığı açıklamada “Tam bakanlığı öğreniyordum, görev sürem sona erdi” demişti.
Kendisi için ilaç sanayi sektörü yetkilileri (Eczacıbaşı vb.) anlaşamadan çıktıkları bir bakanlık toplantısından
sonra “Türkiye’de ilaç sorunu yok; bakan sorunu vardır” diyebilmişlerdi.
Bakanlıktan gelmesi benim rotasyonumun bitişine denk gelince benim için verilen
çaylı mini veda partisinde kısa süre sohbet ettiğim Kaya Hoca, 67 ile (o
zaman-1983’de 67 ilimiz vardı) 67 sağlık müdürü bulamamaktan yakınmıştı. “Bulmak
için ne yaptınız?” diye sormayı zamansız bulmuştum.
Asker (GATA) kökenli
bir hoca olan Kaya Kılıçturgay, Uludağ
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı (2009-10) Prof. Dr. Sadık Kılıçturgay’ın
babası. 1983 Ankara Tıp mezunu olan Sadık Kılıçturgay, 1987'de U.Ü. Bursa
Tıp Fakültesi'nde başladığı genel cerrahi uzmanlık eğitimini 1991'de tamamladı.
Aynı fakültede 1992-1993'te uzman hekim, 1993-1996 arasında yardımcı doçent olarak
görev yaptı. 1996'da doçent, sonrasında profesör oldu.
Bursa’nın ufak tefek inbreeding taşları.
Büyükleri de var… Nedense hep önümüze ve yere baktığımızdan mıdır; hep küçük
taşları görürüz de büyük kaya gibi olanlarını görmeyiz ki her üniversite biraz
da bu yüzden geçilmezdir…
Mayıs 2013.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder