20 Eylül 2013 Cuma

Ah Şu Hakem(-li, -SİZ) Dergiler (1)

"Tembel Türk Dil Kurumu'na göre Amatör, "Bir işi para kazanmak için değil, yalnız zevki için yapan, hevesli, meraklı (kimse), profesyonel karşıtı." demek. Kıymetli meslekdaşım Dr. Mehmet Emin Kakan'ın 'bilim profesyonelleri', 'bilim amatörleri' ve  'Bilimsel (hakemli) Yayın' konusu ile ilgili "Ah Şu Hakem(-li, -SİZ) Dergiler (1)" başlıklı çok hoş ve bilgilendirici denemesini sizlerle paylaşmaktan mutluyum. Yayın izni için kendisine teşekkür ederim. Yazının gelecek bölümlerini de kendisinden bekliyor ve yayınlamayı ümit ediyorum" (U.G.)
19 Eylül 2013, 21:29
Şu anda düşündüğüm, Dr. Umur Gürsoy'un "HakemSİZ Özdergi"sidir.
Çoğunluk konuya aşinadır ama aşina olmayanlar için hakemli dergi nedir önce bunu açıklamak lazım.
Hakemli dergi denilen şey genellikle bilimsel addedilmiş camianın yayın ortaya koymak için yazı/makale vs gönderdikleri dergidir. Özelliği bir hakem kurulunun olmasıdır. Bu dergilere makale gönderecek yazarlar o derginin yazılı olarak dile getirdiği kıstaslara uymak mecburiyetindedirler. O kıstaslara uygun kaleme alınmış makaleler dergi editörüne gönderildikten ve editör ön kontrolünden geçtikten sonra hakemlerin her birine doldurmaları gereken bir formla gene editör tarafından iletilir. Hakemler, (kaba tabirle) bir sürü profesör unvanlı kişiden oluşur. Her hakem kendine gönderilen makaleyi okur ve doldurması gereken standart hakem formunu doldurur. Bu hakem formunda yer alan maddelerin her biri (mesela) 100 üstünden, 10 üstünden veya 5 üstünden puanlanır. Her hakem makaleyi okuyup standart formu da gerektiği şekilde doldurduktan sonra bu formu doğrudan editör veya sekreteryaya gönderir. O makaleyle ilgili karar vermesi gereken hakemlerin her birinin, o makaleyle ilgili doldurduğu formlar değerlendirilir ve yazarın o makalesinin her maddeden aldığı puan ortalaması ayrı ayrı hesaplanır. Dergi kriterine göre (toplamda) geçer puan alan makale, o hakemli dergide yayınlanma hakkını elde eder. Belirlenen sayıda da yayınlanır.
Hakemli dergide makalesi yayınlanan yazar belli bir puan elde eder. Ne kadar çok makale yazılırsa o kadar da çok puan elde edilir. Bu puanlar doktor, doçent, profesör kadrolarına atanacak olan kişilerin o kadro kriterlerinin bir kısmını yerine getirmesine yarar. Bir de akademik kaygı taşımayan puan kolleksiyoncusu muhteremler vardır. Bu muhteremler "insan ve bilim camiası"na gerçekten faydalıdırlar fakat o puan kolleksiyoncusu yazarlar bu yazı kapsamı dışındadırlar. Onları sever ve her daim hürmetle ellerinden öperim. Çünkü onlar bilimin amatör gönüllü profesyonelleridir. Hatta bunların hatırı sayılır bir kısmı orijinal kitaplar yazarlar, birinci dereceden referans kaynak olurlar ve puan getirisini hiç hesaplamazlar. Onlardan şu anda hayatta olmayanlardan birisi şu bizim meşhur "Behçet"tir: Hulusi Behçet...  Hemen konumuza dönelim: Türkiye'de bu puanlar yerli ve yabancı dergiler için ayrı ayrı kategorize edilir. Gavur hakemli dergilerinde makaleniz yayınlanacak olursa daha çok puan alırsınız, yerli dergilerde yayınlanacak olursa yarısı kadar filan puan alırsınız. Bu kategorizasyona göre bizim dergilerimiz daima daha düşük puan getirici dergilerdir. Çünkü "gavurlarınki kadar muteber değildir" zihniyeti hakimdir. Bazı gavur dergilerinde Türk hakemlerin yer alıyor oluşu o hakem "hoca" için iyi bir sivi (CV) yani özgeçmiş kriteridir. Bütün bunlar kimilerine göre iyi, kimilerine göre kötüdür. Ama ortada acı bir gerçek vardır: bu acı gerçek neredeyse her üniversitenin kendine ait veya ihaleyle baskı yaptırdığı bir matbaası ve o üniversitenin de belli bazı fakültelerine ait "Fakülte Dergileri"nin oluşudur. (Niçin acı olsun ki, bunun olması lazım diye düşündüğünüzü görür gibiyim. Ben de aslında öyle düşünüyorum. Düşünüyorum da bazı perdelerin kalktığına şahit olduğum bazı olaylar bu düşüncemi sorgulamama sebep oluyor.)
Bu fakülte dergileri de belli bir hakem kuruluna sahiptir ve hakemli dergi kriterlerini "en azından" kağıt üstünde taşırlar. (Aman dikkat buyurula, bu yazdıklarım "bütün" fakülte hakemli dergilerini kapsamaz. Zira cidden güzel yayın yapan fakülte dergileri de vardır, olacaktır.) Haliyle burada yayınlanan makaleler de yerli makale kategorisine girer. Buralarda eğer makaleniz yayınlanacak olursa gene belli bir puanı alırsınız. Bu sebeple de Türk bilim camiasının insanları yerli dergilerde makale yayınlamakta pek sıkıntı çekmezler. Çünkü neredeyse her yazdıkları kendi fakülte dergilerinde basılır ve bir sürü puan biriktirilir. İş gavur dergilerine gelince işte bu iş biraz zor olur. Bir kere gavurca bilmek gerekir. Sonra o gavurcayla Türkçe dahi becerilemeyen malum meramı gavurcayla "düp-düzgün/düm-düzgün/düm-düz" anlatmak gerekir. Bu düzümler aslında zordur. Sonra bu muteber addedilmiş gavur dergilerinin hakem kurulundan makale geçişi sanki biraz daha zor gibidir. Zira muteber gavur bilim adamları tıpkı ceplerindeki parayı harcarken çok cimri olmaları gibi makale puanlarken de cimridirler.
Neyse... Hakemli dergi dediğimiz şey, şakalar bir tarafa çok ciddi bir şeydir. Bu ciddilik işi bazen kaka eder.
Nasıl mı?
Şöyle:
Mesela bütün dünyanın Amerika merkezli antisigara makaleler yayımladığı bir devirde siz eğer bir Türk olarak deneyler yapıp, bu deney sonuçlarına göre de "yahu bu sigara aslında o kadar da antipatik değilmiş" derseniz, geçtik makalenin yayımını, hiç bir Amerika gavuru hakemli dergisi sizin bu makalenizi değerlendirme kapsamına bile almaz. Çünkü bilim demek bu gözle bakıldığında "yargı" demektir. Yargıya aykırı hareket kusurlu harekettir. Kusurlu hareket de hakem tarafından kırmızı kart demektir. Bu gavur oyununda sarı kart asla olmaz. :)
İş gördüğünüz gibi uzuyor...
Galiba bu yazı "yazı dizisi" olacak.
Devamını daha sonra 2. yazı olarak yazacağım.
Bu birinci yazıya şöyle son vereyim:
Dr. Umur Gürsoy ağabeyimin blog sayfasındaki "HakemSİZ Dergi" başlığı çok güzel düşünülmüş mükemmel bir başlık olduğu "imaj"ını bıraktı beynimde bir yerlerde.
Umur ağabeyi candan tebrik ederim.
Başlık ve bir yazı içeriğiyle ilgili düşündüklerimi ikinci yazıda detaylandırmaya çalışacağım.
Muhabbetle.
Mehmet Emin Kakan

Antalya, 19 Eylül 2013, 21.26

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder